Hadi hep beraber söyleyelim Blogla bu iş-le-ri…
Bloglamak milenyum çağının bize getirdiği güzel mi güzel şeylerden biri.Bu yüzden bu yazının kategorisi güzel şeyler olmalı. Çünkü blog = güzel.
Peki bir blogu ya da blog yayınlamayı güzel yapan şey ne? Mesela naçizane yüksek müsadenizle kendimden örneklerle ilerlemek istiyorum.
Bir zamanlar güzel yazan bir insandım. Yani güzel dörtlüklerim vardı, güzel yazılarım.. Ve güzel fikirlerim vardı. Elime kağıt kalem aldığımda kelimeler nasıl akıp gider anlamazdım ama bittiğinde bunu ben mi yazdım derdim. Çünkü o zamanlar duygusal zekam daha ağır basardı. O zamanlar hissetmek için yaşardım.
Derken kendimi hayatın gerçeklerine kaptırdım. Sonra iş hayatın gerçekliğinden de çıktı bir yalın bir kaptırmaya döndü. Rotasız, pusulasız hatta kaptansız bir gemi gibi rüzgarda savrulmaya başladım.İnsan bir kere bu üçlüyü kaybedince toparlaması biraz zor oluyor. İlk önce bir rota belirledim kendime, olmadı, toparlanamadım. Derken bir anda hayatıma süregelen bir fikri gerçekleştirme isteğiyle birlikte blogum girdi.
Kalemimin kurumuş mürekkebini sıyırabilecek, düzenli bir şeyler yapabilecek bir düzeye gelmiştim.Elbette hamdım. Geçmişteki denemelerimden öğrendiğim kadarıyla blogumu düzenledim ve ilk yazımı yayınladım derken ikinci derken üçüncü. Gün geçtikçe aklımda sadece yazı yazma isteği olmaya başladı. Hele güzel geri dönüşler aldıkça hem keyfim yerine geldi, hem kalemim daha çok hareketlenmeye başladı.
Günbegün bir şey eklendi bloguma da hayatıma da. Normalde dikkat etmeyeceğim şeylere dikkat kesilmeye başladım. Aklıma gelen başlıkları not almaya daha sonra da onlarla ilgili çalışmaya. Birkaç yazıda bir bir kategori eklendi dünyama. En başta birkaç tane vardı elbette. Sonra bir gün “Neden İki kere 100 bölüm Fringe” ile birlikte Efsane Diziler geldi. Ardından Elif Şafak’ın çok sevdiğim “Kurgunun Politikası” konuşması ile Ted Talks sonrasında “Beynin Sırlarını Çözen Türk” ile Güzel Şeyler.
Blog açmaya karar verdiğim ve alan adı aldığım o gün liseden tanıdığım birinin blogunu görmüş ve imrenmiştim. Üzerinden tam bir ay geçti. Az çok tıklanan, blogum ilk kez bir google aramasından ziyaretçi aldı. Gördüğümde yaşadığım duygu tarif edilemezdi ya da neokur’un yazımı paylaşıp “biz bile bu kadar güzel anlatamazdık” dediği zamanki.
Biz çocukken sanal bebekler vardı. Erkek kız demeden mutlaka bir kez elimizden geçmiştir. Onu doyurmak, altını temizlemek,oyun oynatmak ve en sonunda büyüdüğünü görmek bizi çok mutlu ederdi. Ya da Pes’te karakterimiz Barça’dan teklif aldığında.. Emek verip sonunda başardığımız her şeyde olduğu gibi bu blog da bir yerden sonra sizin mutluluk kaynağınız olacak.
Dün bir ilki daha yaşadım. Bir dostum benim blogumu beğenerek bir süredir aklında olan blog fikrine ciddi adımını attı ve blogunu açtı. Onun o blogu şuan kendi blogum gibi. Onun aldığı her tık şuan beni mutlu ediyor.Çünkü üzerinde yaptığımız çalışma beğeniliyor.
Blog işinde hala çok hamım. Henüz daha öğrendiğim şey neredeyse yok denecek kadar az.Ama Google Analytics denen o şeye girip de devamlı yeni insanların bloguma girdiğini görünce öğrenme azmim de isteğim de o denli artıyor.
Şimdi bu uzun yazıyı sonuna kadar okuyan güzel dostum aklındaki soru eğer ne yazacağım sorusuyla emin ol yazacak bir şey bulursun. Eğer kime okutacağımsa emin ol okuyan çıkar. Eğer nasıl yaparım, nasıl kurarımsa iletişim kısmından bana ulaş. Elimden geldiği, bildiğim kadarıyla yardımcı olayım.
Eğer blog yazma isteği hissettiğin bir zaman olduysa ve şuan bir blog gördüğünde acaba diyorsan lütfen hiç düşünme..
Kardeşim böyle güzel bi yazının ardından akla gelen soruları da biz degerli okuyucuların sormadan cevapladığın için bilhassa teşekkür ederim. Paylaşımların devamını yoğun bir istekle bekliyoruz inşallah.
Teşekkürler ediyorum kardeşim. Sizlere layık olmaya çalışıyorum