Geçtiğimiz haftalarda başladığım ve “Firmalar kaliteyi neden koruyamıyor?” sorusuna cevap aramaya çalıştığımız serimizde istedim ki detaylı ilk yazı lojistik sektörüne yıllarını vermiş birinden olsun. Bu nedenle de bu yazı Nevzad Ali Kılıç tarafından yazıldı. Kendisi lojistik ve operasyon süreçleriyle ilgili gerek yurt içinde gerekse yurt dışında deneyime sahip ve şu an Karaca Grup’ta Lojistik Proje Uzmanı olarak çalışıyor. Şimdiden keyifli okumalar.
Lojistik sektöründe kalite neden düşük veya olan kaliteyi neden koruyamıyoruz ile ilgili kafamda binlerce cümle şu an dolaşıyor. Nereye ne yazacağımı çok iyi biliyor olsam da yazıya nasıl bir giriş yaparım konusunda bir türlü ilham perimle barışamadım. Hadi be ilham perim başlamam lazım dedim ve bir şekilde yazmaya başladım. Şimdiden 1-2 cümle bile oldu diyebiliriz. Öncelikle Alperen’e ev sahipliğinden dolayı çok teşekkür ederim. Kendisi çok iyi bir ev sahibi bende uslu ve iyi bir misafir olmaya çalışacağım. O zaman gelin başlayalım ve yola çıkalım. Malum konumuz lojistik. O zaman kemerlerimizi takalım ve yola koyulalım.
Ben lojistik sektörü kadar kaliteye ihtiyacı olup önem vermeyen başka bir sektör bilmiyorum. İhtiyaç tavan olsa da yaşananlar taban maalesef. Meşhur bir gençlik jargonu var ya “Hayaller vs Hayatlar” diye. Hah olay tam olarak bu diyebiliriz. Lojistik içerisinde taşıma ve depolama barındıran ve tedarik zincirinin olmazsa olmaz parçasıdır. Bir ürün üretmeniz, bir ürün satın almanız hiçbir şey ifade etmiyor tek başına. O mal size gelecek. Siz gerekenleri yapıp depolayacaksınız. Daha sonra onu bir yerlere ulaştıracaksınız. Yani ben bu lojistiği yapmayım ya da benim lojistik gibi bir sürecim olmasın diyemezsiniz. Bir şekilde süreci işletmekle veya birilerine işlettirmekle yükümlüsünüz.
Tamam, yükümlüyüz kardeşim ama bu lojistiğin pis bir yönü var. Lojistik operasyonlar ürün üzerine herhangi bir katma değer katmayan arkadaşlardır. Yani kısaca şöyle özetleyim; bir hammadde alırsınız buna üretim prosesleri uygular bunu işlersiniz ve satılacak bir ürün haline getirirsiniz. 3 liraya aldığınız hammaddeye 3 lira daha harcar 10 TL’ye satarsınız. Üretim 3 liralık ürünü 10 liraya getiriyor. Ürüne bir katma değer katıyor. Ama lojistik herhangi bir katma değer katmaz ürüne. Hatta aksine lojistik faaliyetler (taşıma ve depolama) ürünün maliyetini artırıp ciroya etki etmeyen yani karlılığımızı düşüren operasyonlardır. Konudan çok uzaklaştığımı hissediyorum. Biraz daha uzaklaşırsam kaybolacağım. Beni bırakın sabaha kadar lojistik ile ilgili konuşurum. Siz o yüzden beni sakın bırakmayın.
Hadi biraz toparlayalım mı? İşte lojistik operasyonlar ürüne katma değer vermeyen onun maliyetini artıran bir süreçtir. Aslında anlatmak istediğim tam olarak buydu. Ancak işin özü sadece maliyet değil. Ben tedarik zinciri hakkında konuşmaya başladığım zaman ilk kurduğum cümle ile yoluma devam edip oradan konuyu kaliteye bağlayıp yürüyüşümüzü devam ettireceğim. Tedarik zincirinin birincil ve en önemli görevi doğru ürünü, doğru zamanda, doğru yerde, doğru fiyata, doğru müşteriye teslim edebilme kabiliyetidir. Lojistik operasyonlarda ürünü taşıyan, depolamasını sağlayan operasyonlar olduğu için müşteriye teslim kısmı doğrudan bu alanı ilgilendiriyor. Yani siz lojistiği optimum verimle yönetmek zorundasınız. Hem maliyet için hem vakitli teslimat için hem de ürünü ürettiğiniz veya satın aldığınız kalitede teslim edebilmek için. Verimlilik nedir? Verimlilik kalitedir. Kalite her şey demektir.
Ya bu arada ben kalite neden düşüyor konusunu anlatacaktım dimi. Ohooo beni böyle bırakırsanız sabaha kadar konuşurum demiştim. Aslında amacım kalite neden düştü sorusuna cevap aramadan önce lojistik için kalite neden önemlidir konusunu işlemekti. Sanırım biraz abarttım. O zaman lojistik sektörü kaliteyi neden koruyamıyor konusuna başlayalım.
Türkiye’de lojistik sektörünün en büyük problemi lojistiğe dair herhangi bir stratejik planlarının olmamasından kaynaklıdır. Bir takım planlar olsa da bunlar en fazla 1-2 yıl ilerisi için hazırlanmış planlardır. Stratejik planı olmayan firmalar ani büyümeler veya hacim artışları karşısında önce bir afallıyor. Afallaması geçen firma maalesef yeni büyüklüğe göre yine 1-2 yıllık planlar doğrultusunda hareket ediyor. Firmanın büyümesi veya küçülmesi durumunda da buna ayak uyduramıyor. Bu sefer maliyetleri düşürmek veya iş yetiştirebilmek adına operasyonel süreçlerde kısıtlamalara giderek kaliteden fazlasıyla ödün vermiş oluyorlar.
Bir diğer problem ise kesinlikle üst yönetim bakış açısıdır. Ne demiştik? Lojistik ürüne herhangi bir katma değer katmayan aksine maliyetleri maksimize eden süreçleridir. Bu yüzden üst yönetim lojistik operasyonları nasıl en ucuza yaparız diye düşünüyor. Hâlbuki bu iş tamamı ile bir optimize işidir minimize değil. Siz en uygun maliyetlerle en yüksek kaliteyi yakalamalısınız. Lojistik operasyon kaliteniz düşerse orta vadede bu size müşteri kaybı olarak dönecektir ki iş hayatının en maliyetli kısmı kesinlikle müşteri kaybıdır. Bu yüzden üst yönetimlerin daha otomatik daha kullanışlı lojistik operasyonlarına biraz para ayırması gerekiyor. Bunlar orta ve uzun vadede şirkete ciddi anlamda kalite olarak dönecektir. O da müşteri memnuniyeti demektir.
Bir diğer konu ise bu işin standartlarının olmamasıdır. Herhangi bir denetim mekanizması tarafından denetlenemeyen sistem daha başına buyruk lojistik firmalarına veya operasyonlarına sebep vermektedir. Özellikle kargo gözlükleri ile bakarsak hepsi birbirine benziyor. Yoldan geçen herhangi birine herhangi bir kargo firmasını sorun kötüleyecektir size. Sanki ortada bir danışıklı dövüş var ve hiç biri ben kalitemi daha yukarıya çekeyim de müşterilerin tamamını ben alayım demiyor. Kargo firmaları da çok fazla kira ve personel giderine sahip olduğu için olabildiğince maliyetleri kısmaya çalışıyor. İsmini vermeyeceğim büyük bir kargo firmasının dağıtımında ki personeli ile ayaküstü muhabbet etme şansı bulmuştum. Neden evin önüne kadar gelip zile basmadan gidiyorsunuz sorusunu sorduğum kişi açık bir şekilde dağıtmam gereken 600 kargom var. Her zile basarsam mümkün değil yetişmez dedi. Yani personel sayısı az, araç sayısı az, rekabet yok. Eee ne oluyor böyle olunca kalite yerlerde geziyor.
Kalite düşüklüğü için kendi görüşlerimi bu şekilde toparlayabilirim. Biraz tartışılacak bir konu kendisi. O yüzden şahsi görüşlerimdir bunlar tamamen. Tartışmak isterseniz her zaman zevkle katılırım. Diyeceklerimi bu şekilde toplarken Alperen’in izni ile kendi web siteminde reklamını yapayım bari. Bana ve yazılarıma www.nevzadalikilic.com adresinden ulaşabilirsiniz. Belki tekrar bu ortamda görüşürüz. O zaman bilgiyle kalın!
Bu yazının yazılış amacından bahsettiğim serinin ilk yazısına da buradan ulaşabilirsiniz:
Firmalar Kaliteyi Neden Koruyamıyor?