Bütün hikaye bir perşembe günü, bir arkadaşımla konuşurken onun staj yaptığı firmada acaba yazın ben de staj yapabilir miyim dememizle başladı. Yaklaşık 4 saat içerisinde öz geçmişimi tekrar düzenledim ve Evidea’nın İnsan Kaynakları Departmanı’na yolladım. Tabi acele ile yapınca arada ufak harf hataları yapmışım ama tasarımını pek bir sevmiştim, sanırım o yüzden de gözüme batmadılar.
Hemen hemen bir hafta sonra, cuma günü, telefonum çaldı ve pazartesi günü görüşmeye gidip gidemeyeceğim soruldu. Elbette ki cevabım “tabi ki de gelirim” oldu. Ertesi cumartesi vizelerimin başlaması dışında herhangi bir sorun yoktu ortada gidememem için, kader gitmemden yanaydı.
Isparta- İstanbul yolu gözünde bir hayli büyüdü o gün, acaba uçakla mı gitsem diye bir ampul parladı zihnimin bir köşesinde. Elbette hemen hemen aynı hızla ” Ertesi güne uçak bileti mi alınır?” diyen bir kara bulut sardı etrafını. Ancak az önde söylemiştim ya, kader gitmemden yanaydı. Otobüs biletinden dahi çok çok ucuza aldım uçak biletini. Tabi bunun sevincindeyken üstüne bir de hava limanından ulaşım işleri için Nuri gönüllü olunca, üstüne o hafta başka birkaç arkadaşımın daha İstanbul’da olacağını, Onur ile Orkun’un eve çıktığını falan öğrenince ne yalan söyleyeyim şansın bu kadarı dedim kendi kendime.
Ee davete icabet sünnettir, çıktım geldim ben de firmaya. Tabi önceden ufak bir ön çalışma yapmıştım. Neler yaparlar, kimdirler falan diye bakındıktan sonra girdim biraz da sitede gezindim, çok hoşuma gitti. Hele ki arkadaşımla firma hakkında konuşunca, herkesin nasıl genç, dinamik ve samimi olduğundan bahsedince de dedim ki bu iş tamam. Yani en azından benim açımdan tamamdı.
Görüşme günü biraz erkenden gittim, yarım saati geçikti diyebilirim. Malum karşımda bir adet İstanbul ve İstanbul hakkında hiçbir fikri olmayan ben vardım. Sonra dedim ki bu kadar erken girmeyeyim firmaya, gidip bir yerde çay içeyim, azıcık soluklanayım. Biz Türklerin hararetini alır malum çay, azıcık kafamdaki hararet de gitsin.
Velhasıl kelam görüşmeye 10 dakika kadar kala girdim binaya, toplantı odasına yönlendirildim. Başladım beklemeye. Oraya kadar pek heyecan yoktu ancak orada fena halde bir heyecan bastı. İkinci kez bu tarz bir görüşmeye giriyordum ve iki sene önceki o deneyimimin pek de güzel olduğunu söyleyemem.
Derken toplantı odasına iki kişi girdi. Birisi İK Uzmanı Bengü Hanım, diğeri de şuan yöneticim olan Marka Yöneticisi Gizem Hanım. İkisi de görüşme boyunca o kadar içten ve samimi davrandılar ki kısa sürede heyecanım dindi. Geçmişte neler yaptığımdan ve eğer kabul edilirsem gelecekte neler yapacağımızdan söz ettik, vedalaştık ve ben çıkıp eve doğru yola koyuldum.
Bir yandan telefonla konuşup nasıl geçtiğini anlatıyor, bir yandan da yürüyordum. Şans eseri metro durağına indim ve önce Onurla Orkun’un evine sonra Nurilere en son da hava limanına geçtim. Tüm bunları yaparken hiçbir hesap yapmamış, olayları tamamen akışına bırakmıştım. Bunun sonucu olarak da Antalya’dan Isparta’ya giden son otobüse yetişme şansım ortadan kalkmıştı.
Bu durumu fark ettiğimde biraz geç olsa da orada da Bekir’in varlığı beni rahatlattı. Tabi yine de sabah derse gitmem gerektiği için bu durum büyük bir sorundu.İşte bu noktada da devreye koca yürekli Pegasus Pilotları girdi. 40 dakika kadar erken indiğimiz Antalya Hava Limanı’ından Çalkaya’ya geçip üstüne bir de 20 dakika kadar otobüsün gelmesini bekledim ve bu şekilde bu serüvenin ilk adımını atlatmış oldum.
Cuma günü uyuyorken telefonun sesiyle bir anda uyandım. Kötü bir alışkanlığım olduğu üzere ekrana bakıp telefonu sessize aldım ve geri yattım. Derken saniyeler içinde gözlerimi de telefonu da açtım. Staja kabul edildiğimi haber vermek için Bengü Hanım aramıştı. O an ne hissettiğimi pek hatırlayamıyorum çünkü telefonu kapattıktan sonra geri uyudum. Uykuyu çok sevmek iyi bir şey değil 😀
Bu ikinci stajım olacak. İlkini Yıldız Holding’e bağlı CCC Gıda’nın İnsan Kaynakları Departmanı’nda yapmıştım. Bazıları ufak, bazıları büyük sorunlarımız olmuştu ama orayı da çok sevmiştim. Yaklaşık 3 ay boyunca çok şey öğrendim. Şimdi bir 3 ay da Evidea’nın Pazarlama Departmanı’ndayım. Mezun olamayınca bari gönüllü bir staj yapayım dediğim gün pek güzel bir günmüş. Buraları pek sevdim. Elimden geldiğince de bir şeyler karalayacağım.
Master of Staj’a gelince de çok bir olayı yok aslında. Yolda yürürken aklıma geldi. Zaten ikinci uzun dönem stajım olduğu için de staj konusundaki masterım da sayılabilir.
En kısa sürede devam yazısıyla buluşmak dileğiyle. Keyifli okumalar.
One thought on “Master of Staj – Hikayesi”