Son dönemlerin popülerleşen Amerikan yapımı bir diziyle daha karşınızdayım. Şüphesiz ki The 100 hakkında birkaç şey paylaşmamak ya da onunla bir yazı yazmamak düşünülemez olurdu.
19 Mart 2014 günü akşam kuşağı ile birlikte hayatımıza girdi The 100. Geleneksel Amerikan bilim kurgu yapımlarının tamamında olduğu gibi The 100’da da temel ögeler olmazsa olmaz olan uzay ve yapay zeka. Hani şu ünlü fizikçi Stephen Hawking’in bahsettiği “insanlık tarihinin en büyük ve en son başarısı olabilir” dediği yapay zeka.Nitekim The 100 olayının da çıkış nedeni yapay zekanın duygusallıktan yoksunluğu sebebiyle insanlık için iyi olanı kavrayamaması ve tüm Dünya’yı havaya uçurması. Tabi havaya uçurmak derken onlarca nükleer bomba patlatarak Dünya’yı kimyasala boğması ve canlı yaşamını bitirmesinden söz ediyorum.En azından bittiğinin sanılmasından..
Şimdi hikayeyi baştan ele alalım..
Dünya’da onlarca kimyasal silahın bir anda kullanılması ile birlikte Dünya’daki yaşam bir anda bitiyor. Uzay’da bulunan uzay istasyonları ne kadar çaba sarf etseler de Dünya ile herhangi bir iletişime geçemiyor ve Dünya’nın artık yaşanılamayacak bir yer olduğuna karar veriyorlar. En azından birkaç yüzyıl..
Durum böyle olunca uzayda bulunan 12 farklı ülkeye ait uzay istasyonları Ark adı altında birleşir ve insan neslinin yok olmaması için birlikte yaşamaya başlarlar. Ark sınırlı alanı, sınırlı besin kaynakları ve en önemlisi sınırlı oksijen kaynağı olması sebebiyle çok sert politikalarla yönetilmeye başlar. Bunların en sertlerinden bahsedecek olursak evlenmek için konseyden izin alınması gerekir ve en fazla bir çocuk yapılabilir. Aksi taktirde idama mahküm edilirler. Hatta birçok suçun cezası bir süre sonra idam olmaya başlayacaktır.
Uzayda yaşamanın ve kısıtlı imkanlara sahip olmanın bir dezavantajı olan bu durum elbette ki beraberinde zor kararları da getiriyor. Mesela dizimizin ana karakteri Clark‘ın babası Jake’in idamı gibi..
İdamlarla ilgili şöyle bir ekstra durum var. Şudur ki eğer suç işleyen kişi 18 yaşının altında ise 18 yaşını dolduruncaya kadar beklenir ve sonrasında tekrar yargılanır. Yeterince sevimli bence. Çocuk idam etmiyorlar.. Aslında değil. Çünkü her geçen yıl Ark’un nüfusundaki artış sebebiyle idamlarda da artma başlıyor ve yeniden yargılamaların çok büyük bir kısmı da idamla sonuçlanıyor.
İşte bizim dizimizi dizi yapan, adını aldığı kişilere geldik, çocuk mahkümlar. Evet doğru duydunuz çocuk mahkümlar…
Ark 97 senenin ardından her geçen gün daha çok sıkıntı çıkarmaya başlıyor. Hele ki yaşanan oksijen kaçağı Ark’ın zaten sıkıntılı olan oksijen durumunu iyice sıkıntıya sokuyor. Malum uzaydasınız, nereden bulacaksınız yerine koyacak oksijeni? Ki onlar da o yüzden kara kara düşünmeye başladılar. Onlardan kastım Ark’ın yönetimindeki insanlar.
Bu insanlardan birisi de yukarıda bahsi geçen Clark’ın babası Jake. Kaçaklar artmaya ve Ark’ta yaşam zorlaşmaya başlayınca düşünülen gelecek senaryolarıyla ilgili halkın bilgisi olması gerektiğine inanıyordu Jake. Kaçak olduğunu insanlar bilmeliydi ve belki de son zamanlarını güzel geçirmeliydiler ya da belki hep beraber bir çözüm bulunmalıydı. Lakin her ne olursa olsun halk bilmeliydi. Peki ne oldu dersiniz? Hemen söyleyeyim. Yukarıda idam odasına götürülürken ki resmi var. Anlayacağınız uzayda da olsanız doğru söyleyen dokuz köyden kovuluyor. Ki Ark’tan kovulanın vay haline…
Jake’in idamıyla haberin sızma ihtimalinden kurtulan yönetim acilen çözüm arayışlarına giriyor. Buna karşın hiçbir gelecek senaryosunda Ark için en ufak bir şans bulamıyorlar. Peki ya Dünya? 97 yıl aradan sonra radyasyon etkisini yitirmiş ve canlı yaşamına elverişli hale gelmiş midir ki? İşte bu öyle bir kumar ki ne yaparsanız yapın öleceksiniz.
Onlar da 18 yaşını doldurmak üzere olan, yani yeniden yargılanacak olan 100 çocuk mahkümu dünyaya gönderme kararı alıyorlar.. Böyle çocukların sonu olacak ölüm ihtimalinde ufacık değişiklikler yapıyorlar. Açıkçası zaten ölecekleri için pek de fark eden bir şey olmuyor. Durum bu olunca özel bileklikler tasarlanıyor ve 100 mahküm Dünya’ya gönderiliyor…
İşte The 100 bu yüz çocuğun Dünya’da ki hayatta kalma mücadelesini konu alıyor. Acaba Dünya’da onları neler bekliyor? Dünya’da yaşam mümkün mü? Daha da önemlisi Dünya’da yaşayan var mı?
İyi Seyirler 🙂
2 thoughts on “Sonumuz Yapay Zeka | The 100”