Önceki yazımda stajı nasıl bulduğumdan, görüşmeden ve sonucundan bahsetmiştim. Dönüp tekrar okuduğumda staj görüşmesini biraz daha açmam gerektiğine karar verdim. Önceki yazıda görüşmeye biraz erken gittiğimden ve çok da erken olmaması adına oyalandığımdan bahsetmiştim. Tam da o noktadan tekrar başlayıp görüşmeyi açmak istiyorum.
Görüşmeye azıcık erken gittim, yarım saati geçikti demem daha yerinde olacak sanırım. Bir önceki İK stajımdan, okuduklarımında bildiğim kadarıyla da bunun çok erken bir süre olduğunu düşünmüştüm. Halihazırda yoğun olan, zamanlarını planlı ve verimli geçirmesi gereken insanların planlarını aksatmamak gerektiğine inanıyorum. Bu sebeple de 10-15 dakikadan erken gidilmesinin oradaki düzeni bozacağını düşünüyorum. Elbette 10-15 dakika benim görüşüm, genellikle 20-30 dakika tavsiye edilir.
Görüşmeye gittiğimde, bana ulaştırılan bilgilendirme maili doğrultusunda İK Uzman Yardımcısı ile görüşmeyi bekliyordum. Ofisin ortasındaki cam duvarlı toplantı odasına geçince gerilmeye başlamadım desem yalan olur. 2 sene önce gittiğim staj görüşmesi kötünün ötesinde geçmişti ve bir film karesi şeklinde gözümün önünden hızlıca akıp geçti.
Yaklaşık 10 dakika sonra odanın kapısı açıldı ve iki kişinin geldiğini görünce kendimi çok mutlu hissettiğimi özellikle belirtmek istiyorum. Çünkü gelenlerden biri benim firmaya uyumumu değerlendirecekken diğeri ise departman için uyumumu değerlendirecekti. Ki bence bu çok kıymetli bir şey. Stajyerine bile bu kadar değer veren bir firma ile çalışabilmeliydim, o an içimdeki his belki de tam olarak buydu.
Görüşmeye İK Uzmanı Bengü Hanım ile başladık. Önce özgeçmişin üzerinden konuşalım biraz dedi ve bir anda o güne kadar hangi organizasyonlarda, hangi görevleri aldığım, eğitim hayatım, kendimi nasıl geliştirdiğim, hangi konularda eksik kaldığım gibi şeylerden konuştuk. Görüşmenin bu kısmında ağırlıklı olarak söz bendeydi. Neler yaptığım kadar nasıl biri olduğum da ciddi önem taşıyordu.
Görüşmenin ikinci kısmı diyebileceğim kısımda ise söz genel olarak Bengü Hanımdaydı. Bengü Hanım firmadan, firmanın sektördeki yerinden, nasıl bir organizasyonel yapılanması olduğundan bahsetti. Buradaki amaç sanırım benim firmaya uygun hissedip hissetmememi bana sorgulatmaktı.
Görüşmenin üçüncü kısmında ise söz Gizem Hanımdaydı. Gizem Hanım önce pazarlama departmanının yapısından, neler yaptıklarından, nasıl geliştirdiklerinden, yaptıkları projelerden ve eğer kabul edilirsem birlikte ne gibi işler yapacağımızdan bahsetti. Açıkçası o an itibariyle heyecanlanmıştım staj için.
Görüşmenin son kısmında Gizem Hanım iş yoğunluğu sebebiyle çıktı, burada benim sorularıma geçtik. Kafamdaki bazı şeyleri Bengü Hanıma danıştım ve o da açık yüreklilikle cevapladı.
Görüşmenin genel atmosferini biraz aktarmaya çalıştım, şimdi biraz daha özele inmek istiyorum. Benim dikkatimi çeken ve daha öncesinde kafamda acabaların olduğu.
Okulunu uzatmış bir adet mühendis adayı olmama ilaveten öyle ahım şahım bir üniversitede de okumuyorum. Genelde bunların bizim adımıza handikap olduğunu düşünsek de geçerli nedenlerimiz olduğu sürece sanırım pek de önemi kalmıyor. Okulumu uzatış hikayemi olduğu gibi, tüm açıklığıyla ve tüm samimiyetimle anlattım, tıpkı açıköğretimden dış ticaret okuduğumu,tek dersimin kaldığını ama dış ticaret hakkında hiçbir şey bilmediğimi söylediğim gibi.
Görüşmeye girmeden önce biraz gerginlik ve heyecan vardı. Belki onlar da hissetti, belki de hissetmedi ama şöyle bir gerçek var ki karşımda oturup sözlerime kıymet verir şekilde dinledikleri için ufak ufak heyecanın türü değişti. Korku kaynaklı heyecan bir anda mutluluk kaynaklı olana dönüştü.
Daha önceleri çokça söylenmişti, hatta şimdi de bas bas bağırılıyor ama dinleyen kim konusu var bir de. SOSYAL SORUMLULUK BİLİNCİ çok kıymetli bir şey. Gönüllü olarak bir organizasyonda çalışmış olmak, orada bir takım süreçleri yönetmiş ya da bir takım süreçlerde görev almış olmak ve onun size kattıkları ile masanın karşısına oturmak çok güzel bir his. Hele de karşınızda Sosyal Sorumluluk konusunda kendini sorumlu hisseden bir şirket varsa.
Konuşabilmek, laf cambazı olabilmek biz Türklerin genel özelliği ama dolu konuşabilmek bu durumlarda deneyim gerektiriyor ve deneyim de bir şeylerden denemeler, yanılmalar ile geliyor.
Paylaşmak, paylaşabilmek ve paylaşmaya açık olmak çok kıymetli. Görüşmeye davet edilme sebeplerimden birinin blogum olduğunu düşünüyorum. Birşeyler oluşturabilmek çok kıymetli, bir iz bırakabilmek. O yüzden sizler de en kısa zamanda bir yerlerde bir iz bırakın lütfen.
Velhasıl kelam görüşme notlarım genel olarak bunlardı. Aradan biraz zaman geçtiği için bir kısmını unutmuş, atlamış olabilirim, bir kısmına da bazı hassasiyetler sebebiyle yer vermemiş.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere
“Bir şeyler oluşturabilmek çok kıymetli, bir iz bırakabilmek. O yüzden sizler de en kısa zamanda bir yerlerde bir iz bırakın lütfen.” gerçekten çok güzel bir söz olmuş ellerine sağlık. Başarının ve yazılarının devamını bekliyorum.