The Martian – Marslı

The Martian – Marslı

The Martian – Marslı

Marslı

O Dünya’nın en ünlü adamı. Sorun şu ki Dünya’da değil..

 

Bu yazı belki de haftalardır blogumun taslaklar köşesinde tamamlanmayı bekliyordu. Üzerine oturup da ilerleme kaydedemedim bir türlü. Ancak bu hafta birkaç farklı gelişme oldu. Bunları da düşününce artık bu yazıyı tamamlamam ve paylaşmam gerektiğini düşündüm. Elbette bunları anlatırken resmen yazının içine reklam girmiş olacağım ama umarım kızmazsınız.

Bu yazının başına tekrardan oturmamın ilk nedeni hayatımda ilk kez Mars’a dair bir projeye destek olabilme doğrultusunda olmam. Geçtiğimiz günlerde İTÜ Rover Takımı ile bir görüşme yaptık. Sıcakkanlı ve bir o kadar da heyecanlı bu ekibe biz de Industryolog Akademi ailesi olarak sosyal medya desteği vermeye başladık. Yaptıkları proje beni fazlasıyla heyecanlandırdı. Düşünsenize Türkiye’den bir ekip Mars’a gidecek Roverlara dair çalışmalar yapıyor ve yarışmalara katılmaya çalışıyor.

İtü Rover Takımı - Industryolog Akademi

Bu arada Cuma ve Cumartesi günleri de Haftanın Filmi ve Hafta Sonu Filmi diye filmler paylaşalım. Renkli bir projemiz daha olsun dedik. Eee madem Mars’da dair de bir projeye destek veriyoruz bari bu film de bu konuda olsun dedik ve..

Hafta sonu film onerimiz keyifli seyirler 🙂

Industryolog Akademi (@industryolog) tarafından paylaşılan bir fotoğraf ()

Velhasıl kelam bu yazıyı da tamamlamak gerekti. Şimdi reklam arasını bitirip adam gibi filme dönüyorum.

Vizyona girdiği hafta izlediğim, ardından bir hafta içinde tekrar izlediğim, fazlaca etkilenip kitabını okuduğum ve hazır kitabı okumuşken tekrar bir izleyeyim dediğim,uzun zamandır da aklımda olan bir film ile ilgili bir paylaşımda bulunmak istedim..Marslı.

Hikaye Mars görevinde olan Ares ekibinin görev sürelerinin henüz başlarında Mars toprağına dair araştırma yaparken gelen fırtına uyarısıyla ile başlıyor.

marslı-ekip

İlk gelen raporlar fırtına şiddetinin yüksek olmayacağı yönündeyken ilerleyen zaman içerisinde fırtına şiddeti artar ve görev iptal emri verilir.

marslı-fırtına

Elbette geçen bu sürede fırtına yaklaşmıştır. HAB‘dan çıkılır ve hazırda bekleyen araca binmek için sıra halinde yürümeye başlıyorlar. Elbette fırtınanın şiddeti, uzay elbiselerinin ağırlığı ve Mars’ın yer çekimindeki farklılık sebebiyle yavaş yavaş ilerliyorlar.

Derken şiddetli fırtına HAB’un haberleşme uydularından birini koparıp Mark Witney(Matt Damon)‘e çartırıyor. Hem fırtınanın hem de çarpmanın şiddetiyle savrulan Mark’ın elbisesinden hava kaçağı uyarısı gelmeye başlıyor ve ekibin onu bulabilme umudu kırılıyor.

Bir de artan fırtına şiddeti de olunca ekip Mark’ın ölmüş olduğunu kabul ederek Mars’ı terk ediyor..

marsli-58

Mars’ta bir başına, yapayalnız kalan Mark ufak bir bocalama yaşayacak demek isterdim ancak bocalama yaşamaya vakti olmuyor. Kopan antenin bir parçası elbisesini yırtıp vücuduna saplanıyor ve bir an önce o sorunla başa çıkması gerekiyor. Yoksa daha yapayalnız kaldığının bile farkına varamadan yitip gidecek..

marslı uyanma

İşte hikayemizin eğlenceli kısmı burada başlıyor. Yerinden doğrulup zar zor HAB’a giden Mark yarasını bir zımba ile dikerek – tıbbi bilgim yok ama bana mantıksız geldi. Metal iltihaba neden olmaz mı ki? – kimsenin olmadığı bir gezegende yaşam savaşına ilk adımını atıyor.

Bu arada onun Mars’ta yapayalnız kalmasına neden olan fırtına hala devam ediyor ve acaba HAB’a bir şey olacak mı diye de izleyeni düşündürmüyor değil…

Bir şekilde kazasız belasız fırtınayı atlatan HAB için artık daha büyük bir sorun baş gösteriyor. Aslına bakarsak HAB’dan ziyade Mark için..

Ares ekibi Mars’a yollanmadan önce onlara görev sürelerinden daha fazla süre yetebilecek biçimde yiyecek gönderiliyor. Elbette bu altı kişi için ve Mark artık tek. Bu da uzunca bir süre yetecek yiyeceği olduğu anlamına geliyor. Peki ya 4 yıl sonraki Ares operasyonuna yetecek kadar uzun mu?

İşte burada iş biraz karışmaya başlıyor. Mark’ın önünde yaşanması ve planlanması gerek tamı tamına 4 yıl var. Yapacağı en ufak bir hata her şeyin bitmesine sebep olacak tamı tamına 4 yıl…

Bilmiyorum siz de yapıyor musunuz ama ben bazen kendimi filmdeki karakterlerin yerine koymayı ve acaba ben ne yapardım diye düşünmeyi çok seviyorum. Peki ya ben olsaydım orada neler yapardım?

Öncelikle yaramı bir zımba ile dikmeyi kesinlikle akıl edemez ve kan kaybından ölürdüm. Diyelim hadi bir şekilde onu akıl ettim ya da şansım yaver gitti de yırttım falan.. Önümde kocaman bir 4 sene var ve yapayalnız kalacağım.. Hadi belki bir internet bağlantısı olsa idare edilebilir ama Kumandan Lewis’in clup müzikleri ile dolu 4 senede muhtemelen kafayı yerdim ve bir gün de uzay kıyafetini giymeden dışarı çıkar,saniyesinde Mars’ta ölen ilk insan olurdum.

Peki ya Mark ne yaptı dersiniz? Hemen bir hesap kitap işine girdi. Bakayım elimde ne var ne yok diye…

Şimdi ben buradan sonrasını anlatırsam filmi izlemenin bir tadı kalmayacak. Sizlere tavsiyem filmi izlemenin yanı sıra kitabı okumanızdır.

kitapvsfilm

Bütün kitaplarda olduğu gibi Marslı da da durum yukarıdaki görsel gibi. Mark’ın çuvalladığı yerlerin çoğu filmde ele alınmamış. Sanırım sahnelerin maliyeti çok çok arttıracağı için oralardan kaçındılar ya da süreyi göz önüne aldılar. Artık orasını bilemeyeceğim.

Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biriydi. Umarım sizler de seversiniz 🙂

 

[imdb id=”tt3659388″]