Bu yazının başlığı arkadaşlarla sohbet ederken 3 üniversite bitirmiş bir edebiyat öğretmeni ile ilgili bir konu açıldı. Aslında olay basitti. Bir dostumuzun düzenlemesi gereken bir form vardı ve bizimde buna yönelik fikirlerimiz. Ancak 3 üniversite mezunu edebiyat öğretmeni olaya bizim baktığımız yerden değil de başka bir açıdan bakıyordu. Biz kendini tekrar eden uzun bir metin olmasındansa elimine edilmiş ve net bir metini tercih ederken 3 üniversite mezunu edebiyat öğretmeni birbirine yakın anlamlarda bir sürü cümleyi bir paragrafta görmeyi savunuyordu. Peki ya kim haklı kim haksızdı? Açıkçası bu yazının konusu o değil.
Bu yazının konusu 3 üniversite bitirmek ve bunu kendi çapımda cevaplamaya çalışacağım. Belki samimi olacak, belki uyuz, belki gıcık ama yazacaklarım öncelikle kendime batırdığım iğneler. Artık çuvaldız kısmı beni pek ilgilendirmiyor 😀
Üniversiteye başladıktan sonra o çılgınlıklar furyası içerisinde, birazcık da kulağıma çalınan bilgiler ışığında dedim ki açıköğretimden bir okul daha okuyayım. Ee okumak, kendine fonksiyonlar ve perspektifler katmak malumunuz çağımızda çok çok önemli şeyler. Velhasıl kelam oturdum internetin başına ulen hangisini okusam benim işime yarar diye bakınmaya.
Ders içeriklerini açtım baktım, iş olanaklarını, şuyunu, buyunu. Yani didik didik ettim her şeyi. Kararlıydım. Mezun olduğumda bir diploma daha olmalıydı elimde ve işime de yaramalıydı.
Üniversiteye ilk başladığımda burnum beş karış havada olduğundan da aklımda hep uluslararası bir şirket vardı. Ee ne yapalım o zaman bir dış ticaretle başlayalım da gerisi elbet gelir dedim ve koştur koştur ikinci üniversite için kayıt yaptırmaya gittim. Hemen kayıt yaptırmalıydım çünkü. Eee bir akıllı ben miyim ? Ben gibi düşünen tonla insan gelmiş sıra bekliyor kayıt için. Şöyle böyle geçti sıra ve kaydımızı olduk.
2 senelik okulda 4. senem sanırım ve veremediğim tek ders “ticaret hukuku”. Geriye kalan tüm derslerin adını dahi sınav sabahı çıktısını aldığım internet kafede öğrendim. Dış ticarete dair bildiğim tek şey kambiyo mevzuatı. O da adı orijinal geldiğinden adını biliyorum ha. Yanlış anlaşılmasın. İçeriği konusunda bir fikrim yok 😀
Kendime kattığım bu aşırı vizyon ve perspektif sayesinde eminim ki bir gün uluslararası ticaret yapan bir şirkete CEO olurum. Gerçi size gerçeği az önce anlatmıştım dimi ya? Bu durumda olsam olsam SİO olurum ve sizler de buna şahitsiniz.
Kendimi bir dönemin popüler üniversite itiraf sayfalarında gibi hissettim. “Yaa bugün 12 numaraya alt geçidin oradan binen çocuk ltfn buraya yorum bıraaakk” falan olanlardan hani. Ama yok ya ben o kadar da saçma bir itiraf yapmadım. Çünkü bağlıyorum olayı şimdi. İnşallah şuan üzerime el bombası falan atmak isteyen yoktur.
Bizi en kötü etkileyen şey kararsızlığımız. Daha önce Ah Şu Kararsızlığım diye bir yazı yazmıştım. Orada da kararsız tavırlara ve tavırlarıma biraz dem vurmuştum ama bu seferki biraz farklı. Çılgın bir bilgi açlığımız mı var yoksa çılgınlar gibi kendimize bize ait olmayan sıfatlar mı yüklemeye çalışıyoruz bilmiyorum ama ortada bir sıkıntı var. Hatta bayağı büyük bir sıkıntı.
Kendimizden emin değiliz.
Bunu söyleyince bir garip oldu ama ne yazık ki çoğumuz kendimizden emin değiliz be kardeşlerim. Yok yani olsak gidip de bir diplomam daha olsun tribine girmeyiz. Kendi işimize bakarız. En iyisi olmaya, onu öğrenmeye çalışırız. Steve Jobs çift anadal yapmadı malumunuz, açıktan işletme de okumadı, hatta abimiz üniversite bile okumadı ama sevdi. Iphone gözlüm,mac yazmalım dedi ve sevdi. Sevdiği için de çılgınlar gibi çalıştı.
Bir ara kendi şirketinden şutlandı falan ama her delikanlının bir kere yaşaması gereken bir şey bu. Yoksa hep delikanlı kalır, aklı başına gelemez, adam olamaz. Ki Jobs da eğer Apple dışında kalmasaydı döndüğünde olaylara daha farklı bir gözle bakamayacağını söylerdi. Toprağı bol olsun ( İnancı bizi ilgilendirmez.Yaradılanı severiz,yaradandan ötürü)
İşin özü aziz kardeşlerim öyle çırpınıp durmayın, yormayın kendinizi, kırmayın hatta incitmeyin. Siz elinizden gelenin en iyisini yapın. Önce bir kendinizi tanıyın, sonra alternatiflere bakarsınız. Yoksa der durursunuz niye rulo şeklinde bu diploma 😀
Buraya bir dip not eklemek istiyorum okuyup kulaklarımı çınlatacak güzel insanlar için. Henüz daha mezun olamadım. Endüstri Mühendisliği öğrencisiyim ve 5. yılım. Yani onu da uzattım. Bugüne kadar da okulum uzadı diye hiç pişman olmadım. Okulumun uzaması bana farklı perspektifteki yeni insanlarla tanışma şansı verdi, yepyeni bir ekiple çalışma fırsatı buldum. Belki mezun olduğumda aylarca ya da yıllarca işsiz kalacağım. Varsın olsun be kardeşlerim. Sayılı gün için gelmedik mi bu dünyaya? Yaparken mutlu olduğumuz şeyle uğraşmasak mı?