Vicdanımızı Nerede Kaybettik?

Vicdanımızı Nerede Kaybettik?

Uzun zaman sonra oturuyorum klavyemin başına, ekranımın karşısına. Biraz da manidar bir gün açıkçası. Harala gürele bir seçim telaşesi içinde, bir taraf diğerine terörist diyor, diğer taraf da ötekine cahil, yobaz. Peki ya biz birbirimize neden tahammül edemiyor neden insan olduğumuz için birbirimize değer veremiyoruz?

Bu yazının başlığı da içeriği de geçtiğimiz haftalarda bir görüşme için İstanbul’a gittiğimde metroda yaşadığım bir olaydan geliyor. O günden beri kendimi sorguluyor, samimi bir itiraf olması gerekirse de kendimi eleştiriyorum.

Bir görüşmenin ardından arkadaşlarımın evine dönmek üzere metroya binmiş, şans eseri de oturacak bir yer bulmuş ve oturmuştum. Ardından metro doldu ve hareket ettik. Bir durak sonra bir silahlı güvenlikçi bindi metroya.  Biz ilerlerken ufak iki tane suriyeli kız çocuk da metroda peçete satmaya çalışıyordu. Derken bizim güvenlikçi bir an ceketini açtı ve çocuklara silahını gösterdi. Tabi çocuk bir an bembeyaz oldu ve geriye doğru sekti ardından da kardeşini alıp uzaklaştı.

Olayın üstünden sanırım 3 hafta kadar süre geçti ancak hala kendimi sorguluyor ve o an o güvenlik görevlisine neden ters bir tepki vermedim diye kendime kızıyordum. Savaştan kaçmış, belki de en yakınlarını kaybetmiş bir çocuğu silahla korkutacak kadar cani bir millet miyiz biz?

Derken bu hafta bir yolculuk daha yapıyorum, yanımda da bir arkadaşım var. Bindiğimiz otobüs Afyon’da mola verdi ve Suriyeli anne çocuklarına sucuk ekmek aldı, otobüse getirdi ve yedirmeye başladı. Muavin neredeyse kovar bir biçimde otobüsten çıkardı onları, otobüste yemesinler diye. Olayı anlayamadım ilk başta ama bir baktım yanımdaki arkadaşım celallenmiş. Ne oldu dedim? Abi görmedin mi şerefsizin yaptığını dedi. Tabi bizimki uyuz oldu bir kere, üstüne bir de ters tepki görmesi sebebiyle o insanlara sempati duydu.

Size samimi olarak söylüyorum ki hissettiler o durumu. Bütün yol bizimkine İzmir’e ne zaman varacağız diye sordular. Ee bizimki bilmiyor dillerini. Oturdum ve seyrettim ne yapacak diye. Açtı translate’i ve çevirdi etti anlattı derdini. Durdum ve dedim ki hala iyi kalpli insanlar da var.

Yukarıda 3 tane insanı anlattım size son bir ayda gördüğüm. Bir tanesi savaştan kaçan çocuğu silahla korkutan, bir tanesi arabadan neredeyse atan, diğeri ise dilini hiç bilmediği birine yardımcı olmak için elinden geleni yapan. Peki ya gerçekten de 3’te ikimiz vicdanımızı kayıp mı ettik?

Hükümeti,muhalefeti, onu,bunu ya da şunu bir şekilde eleştiriyoruz. Hepimiz eleştiriyoruz. Hepimizin karşı olduğu şeyler var, burada hepimiz hemfikiriz. Peki ya hayata tutunmaya çalışan yaralı bir kuşun kafasına basıp geçmek hiç yakışır mı bize?

Benim sözüm çocuğa ve çocuklu kadına olan tavıra. Savaşacak güçte olup kaçan erkeğe ya da kadına değil. Çünkü biliyorum ki savaşı kazanan sadece erkek değil. Çünkü biliyorum ki bizim kadınımız olmasaydı kurtuluş mücadelemiz hep yarım kalacaktı. Peki ya ey insanoğlu vicdanını nerede kaybettin?